Blog olayına girip de 12 yılımı geçirdiğim şirketime değinmeden olmaz. HP’den önceki 3 şirkette ortalama 2 yıl kaldığımı düşünürsek, on iki yıl bayağı bir zaman. Ne tuttu beni HP’de bunca yıl? Aslında heyecanı genellikle yeni adımlarda, yenilikte arayan bir adam olarak bu soru kafamın gerisinde hep sabit bir yer işgal etti, ediyor. Tanıyanlar ve şu andaki görevimi bilenler eminim ki basamakları çıkıp, genel müdür olmuşsun, işlerin rast, şansın yaver gitmiş, tabii ki kalacaksın, ne yapacaktın yani diyecektir. Mesele o kadar basit değil arkadaşlar. Bu on iki yıllık yolculuğun her aşaması hep yukarı doğru seyretmedi, arada ciddi inişli, çıkışlı, hatta sarsıntılı fasılalar da oldu. Buna rağmen trenden inmememin başka nedenleri olmalı, değil mi?
Bu soruya ilk yanıtım DNA. Şirket kültürü de diyebiliriz tabii ki… O iki genç adam bir şekilde ruhlarını, karakterlerini yansıtmışlar şirkete ve 1939’dan, 70’lere kadar da bilfiil aşağı katmanlara nüfuz etmesini sağlamışlar. Ve şirkete yansıttıkları bu ruh iyi bir ruh. İnsana gerçekten saygı duyan, insanın biricik katkısını şirketin odağına koyan bu iki adam, şirket kültürünün çekirdeğini de bu anlayışla oluşturmuşlar. Bu anlayış açık iletişimi, açık ofisi, açık kapı politikasını yani işin kısacası açıklığı çekirdeğin etrafındaki ilk halka yapmış. Enerjinin ve fikirlerin serbestçe dolaştığı bir şirketde ne olur, yaratıcılık ve girişimcilik ateşlenir tabii ki. İkinci halka da yaratıcılığı ve girişimciliği teşvik eden bir otonomi, risk alma kültürü olarak şekillenmiş. İlk günlerden itibaren adlarını verdikleri şirket ve ürünleri çocukları gibi sahiplenen Bill ve Dave bunu müşterileri için yaptıklarını, müşteri olmazsa tüm çabanın anlamsızlaşacağını hiç unutmamışlar. Dolayısı ile üçüncü halka hiç vazgeçmedikleri ve asla taviz vermedikleri müşteri velinimetimizdir ilkesi olmuş. İşte bunların karışımı ve sonradan bu çekirdeğe eklenenlerle oluşan şirket kültürü beni ve benim gibi bir çok HP’liyi içeride tutan ana nedendir diyebiliriz.
Peki ikinci neden ne? O da şirketin büyüklüğü ve yapısı gereği değişkenliğe verdiği izin, sağladığı olanaklar diyebiliriz. On ikinci yılımda genel müdürlüğün altıncı işim olduğunu, araya bir Dubai macerası sıkıştırdığımı düşünürsek, şirket sıkılmama pek mahal bırakmadı ki… Dönüp bakıyorum da finansman hizmeti de sattım, kişisel teknoloji de pazarladım, kanal organizasyonu da yönettim, kurumsal ürün ve hizmetler işine de bulaştım. Bireysel müşteri ile de, KOBİ’lerle de, Türkiye’nin en büyük kurumları ile de çalıştım. Bu rotasyon ve değişkenlik de öğrenme eğrimi hep diri, canlı tuttu. Ve nihai olarak öğrenmeye devam edersen sıkılmıyorsun.
Elbette ki her şeyin, her sürecin, her ilişkinin bir yaşam eğrisi var. Benim de HP kariyerim bir gün yerini yeni maceralara bırakacak . Ama o günden sonra bile iki güzel adamın yarattığı bu güzel şirkete saygı duymaya devam edeceğim…
Üstad bir ekleme de ben yapayım musadenizle.(Aslında parantez açma da denebilir).Kariyerinde herhangi bir işyerinde 3 yılı aşmamış biri olarak ben de cok net su gozlemi koyabilirim:HP’nin insan kaynağı, INSANLARDAN oluşuyor.Birbirinin sırtına basarak basamakları tırmanmaya çalışmak yerine, iyi ve kotu gununde,hem amatör hem de profesyonel olarak ekip arkadaşının yanında olan ve genelde takım çalışmasına çok çok çok yatkın insanlardan oluşuyor.Bu da, benim gibi işyerinde huzura cok önem veren insanlar için bulunmaz bir nimet oluyor.
Bir diğer husus da, HP’nin olmazsa olmaz kuralları olmasına ragmen, çalışanların, hem insiyatif alacak hem de hareket edecek alanları var.Bunun da, hem kişisel memnuniyete hem de müşteri memnuniyetine çok büyük katkıda bulundugunu düşünüyorum.
Sevgi ve saygılarımla,
Sevgili Patronum 🙂 evim dediğim HP’den ayrılıp yeni bir hayata başlamamın hemen öncesinde tekrar okumak istedim yazini. çokk güzel yazmişsın. Bu harika şirket, ve çalışma arkadaşlarım her zaman kalbimde olacaksınız.
Merhaba, tesadüfen rastladığım yazına hem sana merhaba demek hemde içeride 8 yıl, dışarıda 8 yıl (zaman çabuk geçiyor)geçiren birisi olarak düşüncelerimi yazmak istedim. HP öncesi yaşantımda da uluslarası firmada çalışmıştım ama öyle deneyimlerle dolu 8 yıl geçirdim ki sizlerle, hala yaşantımın bir parçası… hem özel hemde meslek yaşantımda iz bırakanlardan..Deneyimlerimi, HP sonrası özel iş alanlarında paylaşırken aslında aynı atmosferi ve havayı yaratmaya çalıştım ama dediğimiz gibi HP bir takım ve işleyen her parçasında nakış nakış işlenmiş değerler var, onu koruyup kollayanda bir sistem…ve senin bu ekibin başında olman da benim için büyük mutluluk..(çok gecikmiş bir tebrik yazısı, özrümü kabul et lütfen..İstanbul, bazen de Türkiye’den uzakta olunca aksamalar oluyor.) Sevgi ve saygılarımla, Funda.
Funda,
Ozur dileme sirasi bende. Spam’larla bogusurken yorumunu yeni gordum. Yazin, yorumun beni cok mutlu etti. 21 Eylul’de Eski HP’liler BagdaT Caddesi Kosebasi’nda bulusuyor. Mustafa Bartin, su an Migros’ta calisiyor, koordine ediyor. Bilgin olsun. Sevgiler, Serdar.