Ortadoğu’daki Fırsatlar
Biz Türkler oldum olası Ortadoğu ile ilişkilendirilmekten, Ortadoğu’lu görülmekten pek hoşlanmayız. Hatta benim gibi çokuluslu şirketlerde çalışan Türkler, ülkemiz Ortadoğu bölgesinin içinde yer almasın, Avrupa bölgesinin bir parçası olarak görülsün diye ciddi çaba sarfederiz. Sanırım bunun kökleri bir miktar 1.Dünya savaşı ve sonrasındaki Arap bağımsızlık hareketlerine ve bunların ciddi bir bölümünün bize karşı yürütülmüş olmasına ve zihinlerimizde bir şekilde oluşmuş olan “Arap ve Arabesk” algısına dayanıyor. Ben de aşağı yukarı bu halet-i ruhiye içindeyken, yolum Dubai’ye ve Ortadoğu’ya düştü. Bir kaç senedir Türkiye dışında çalışmak istiyorum, uluslararası bir deneyim elde etmek istiyorum dediğim şirketim bana Ortadoğu bölgesinde ve Dubai’de bir fırsat sundu.
Ben de başlangıçta bu durumdan çok memnun olmadım açıkcası. Ama sonra bir miktar araştırınca bendeki algının çok da doğru olmadığını anladım. Bir defa Ortadoğu ciddi şekilde gelişiyordu, özellikle Körfez bölgesi Arap devletleri ciddi şekilde dışa açılıyor ve bunu yaparken de batılı beyinlerden ciddi şekilde yararlanıyordu. Tüm bunların üstüne bölgedeki petrol ve doğalgaz rezervlerini ve 100 dolarlara dayanmış olan petrol fiyatını da düşündüğünüzde belki de bizlerin göremediğimiz fırsatlar sunan bir bölgeden bahsediyorduk. Şu anda aşağı, yukarı 9 aydır bölgede olan birisi olarak gerçeğin tam da bu bahsettiğim şekilde olduğunu ve Ortadoğu’nun ciddi bir fırsatlar, olanaklar adası haline gelmekte olduğunu söylemeliyim. Dünya ekonomisinde güneş bir süredir doğudan yükseliyor ve bu yükselişin başını tüm dünyanın kabul ettiği şekilde Çin ve Hindistan çekiyor. Ama adı geçen iki ülkenin yanına bir üçüncüyü eklemek istediğinizde, bu net olarak (başta Körfez ülkeleri olmak üzere) Ortadoğu bölgesi olarak ortaya çıkıyor.
Peki fırsatlar ağırlıklı hangi ülkelerde ve sektörlerde? Ben görevim gereği yaklaşık 14 ülkelik bir bölgeyi tanıma fırsatına sahibim. Bunların içinde ABD Ticaret Bakanlığı kuralları gereği ticaret yapamadığımız 3 ülkeyi çıkarırsak, geriye yaklaşık 11 ülke kalıyor. Bu ülkeleri sıralarsak; Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır, Katar, Kuveyt, Umman, Bahreyn, Ürdün, Lübnan, Yemen ve Irak’dan oluştuklarını görürüz. Benim şu ana kadar tespit edebildiğim kadarı ile bunların 5’i, büyüklük ve büyüme potensiyali ekseninden bakıldığında diğerlerinden çok daha olumlu bir gelecek vaadediyor. Hatta bir ilk 2 ve sonraki 3’den bahsetmek lazım. İlk 2 net olarak Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’dan oluşuyor. Bu iki ülke hem ekonomik olarak büyükler, hem de çok hızlı büyüyorlar. Sonraki 3 ise ekonomik olarak orta boy ama çok hızlı büyüyen ve büyüme potansiyeline sahip olan Mısır, Katar ve Kuveyt’den oluşuyor. Tabii bir de benim şu anda iş yapmadığım, seyahat etmediğim ama gözleyebildiğim İran var. En azından benim içinde bulunduğum BT sektörü için şunu söyleyebilirim; Eğer İran siyasal ve ekonomik olarak dünyaya açılırsa, ve amborgalar ortadan kalkarsa, neredeyse bölgenin geri kalanına yakın bir fırsatı içinde barındırıyor. Türk şirketleri üzerinde batılı şirketler gibi bir kısıtlama olmadığını düşünürsek, İran pazarı rekabet anlamında da daha yumuşak bir rekabetçi ortamı içeriyor.
Ülkeleri bir kenara bırakıp, sektörlere geçtiğimizde en başta doğal olarak Enerji sektörünü görüyoruz. Dünya petrol ve doğal gaz (Katar ve Mısır’da yeni alanların bulunması devam ediyor) rezervleri nedeni ile hem araştırma, çıkarma, hem de pazarlama anlamında çok ciddi şirketler var bölgede. Doğal olarak da etraflarında ciddi bir ekosistem oluşturuyorlar. Bunun hemen arkasından özellikle Dubai başta olmak üzere İnşaat sektörü geliyor. Ortadoğu’nun tüm önemli merkezleri yeniden inşa ediliyor dersek yalan olmaz. Ülkemizden de iyi bildiğimiz gibi İnşaat sektörü başlı başına lokomotif etkisi gösteren ve peşinden bir çok yan sektörü sürükleyebilen bir sektör. Ardından yine ağırlıklı olarak Dubai’nin vizyonu ve başarıları ile Turizm ve Eğlence sektörü geliyor. Dünyanın en büyük alışveriş merkezi (Dubai Mall) ve dünyanın en büyük eğlence parkı (Dubailand) şu anda inşaat halinde ve 2010’lar civarı faaliyete başlamaları bekleniyor. Tabii ki her hızlı gelişen pazarda olduğu gibi Finans, Telekom ve BT sektörleri de aktif. Bu sektörlerde yerli, yabancı şirketler ve finans kurumları ciddi yatırım ve büyüme hamleleri içindeler.
Özet olarak 1980’li yıllarda yüzünü ciddi şekilde dışarı ve batıya dönen Türk şirketleri için doğuda da ciddi fırsatlar var. Aslında artan bir ilgi ve ticari faaliyet de gözlemleniyor. Ama bence çok daha fazlası yapılabilir. Sağlıcakla kalın…