İçimi kemiren duygu bu aralar çok sık karşıma çıkıyor. Kızlar büyüyor ve ben gerçekten onlarla bu süreci paylaşıyor, yaşıyor muyum? Yoksa zaman hızla ellerimin arasından kayıyor ve ben de bir daha asla geri gelmeyecek anları ıskalıyor muyum?
Sadece fiziksel olarak orda olmaktan bahsetmiyorum, elimden geldiğince evde olduğum zamanı maksimize etmeye çalışıyorum. Ama zihnen ve ruhen orda olma konusunda kendimden hiç emin değilim. Bir çok kereler kendisi evde, zihni ve ruhu başka bir gezegendeki birisi halinde yakalıyorum kendimi ve bundan hiç de hoşnut olmuyorum. Bu alemin içindeki işadamları, profesyonel yöneticiler olarak hepimiz şunu biliyoruz. Herşeyin muhakkak bir bedeli var, her seçim bir anlamda bir vazgeçiş manasına gelir. Ama daha iyi bir denge sağlamak mümkün olabilir, aslında içten içe bunu da biliyor, yapmak istiyoruz. Hem başarıyı devam ettirmek, hem kariyer gelişimine devam etmek, hem de aileye ve kendine ayırdığın zamanı biraz daha arttırmak, biraz daha iyi organize olmak aslında olanaksız değil.
Çorlu’da HP üretecek Foxconn fabrikasının açılışı için geçen hafta benim de çok başarılı bulup, beğendiğim bir Kıdemli Başkan Yardımcımız Türkiye’deydi. Yediğimiz akşam yemeğinde konu döndü, dolaştı çocuklarına geldi. Her hali ile çocuklarının dönüştüğü kişilerden memnun olduğu, onlarla gurur duyduğu belliydi. Ama gayet başarılı bir kariyer sonucunda, oldukça iyi bir mali duruma erişmiş olmasına rağmen, içi çocuklarına gerçekten ayırdığı zaman konusunda rahat değildi. Bana kızını bir kere bile okuldan alamadığını, oğlunun hemen hemen tüm doğum günlerinde seyahatte olduğundan yakındı. Anladığım kadarı ile büyümüş ve babalarının onlara verdiği özgürlükten ve sevgiden memnun olan çocukları, iş böyle anlardaki hatıralarına geldiğinde, babalarına geçmişi anımsatmaktan hiç geri kalmıyorlar, orda olmadığı ona hatırlatıyorlardı. Bana tam olarak şunu söyledi ” Eğer her ay bir, iki kere kızımı okuldan alsaydım, bazı seyahatlere bir gün geç çıkıp, ya da bir gün erken gelip, oğlumun doğum gününde olsaydım ne kariyerim, ne de HP’ye katkım daha kötü olurdu”.
Ne gerçekten başarı için gerekli, neyi aslında kendimiz yapıyoruz, zamanımızı ve önceliklerimizi nasıl organize ediyoruz, tekrar tekrar bakmamız, sürüklenmemiz gerek. Söylemesi kolay, yapması zor. Ama yarın hakikaten de çok geç olabilir.
TEŞEKKÜR EDERİM .
Daha önce blogunuza bıraktığım ve ilginizi esirgemediğiniz -şikayet değil- yazıcı sorunu ile ilgili olarak görüştüğüm görevlileriniz arasında bulunan Sn.Burak GÖKSAN’a telefonda teşekkür etmenin yetmeyeceğini düşündüm. Bu nedenle , bu kez blogunuza bu teşekkür notumu bırakıyorum.
Çok sayıda ülkede bankacı yetiştiren bir hoca , içeride ve dışarıda her kategoriden çok sayıda insanla karşılaşmış bir yurttaş olarak Türkiye’de de “hem ilgili hem de bilgili” üstelik nezaketini hiç yitirmeyen insanların bulunabildiğinin bir örneği olan Burak GÖKSAN beye (Teknik Destek) ve kendisine görev verdiğiniz için Şirketinize teşekkür ederim. Kuşkusuz , ilginizi esirgemediğiniz için size de çok teşekkür ederim.
Serdar bey , gözlemim o dur ki , büyüklüğü ve ünü ne olursa olsun uluslararası şirketler – başkaca etmenler bir yana – çalışanlarının bir bölümünden ötürü “yerelleşiyor” ve o şirketler de “Batı’daki standartlarından uzaklaşarak “farklılaşıyorlar” . Onlar da yerelleşiyor . Örneğin Türkiye’deki bir dev marketler zincirinin Londra ya da benzeri bir kentteki mağazalarındaki standartlar ile buradakiler arasında “uçurum” olabiliyor . Bu tür örnekleri çok ama çok gördüm .
Neyse , zamanınızı daha çok almayayım . Sözü getireceğim yer şu: Sn.Burak GÖKSAN gibi çalışanlarınız çoğaldıkça ve o insanlar karar verici konumlara geldikçe HP’nin önü daha çok açılacak .
Esenlikler dilerim .
Saygılarımla,
Volkan İÇİER
NOT : Bana öyle geliyor ki , HP’nin kendi satış mağazaları olsa çok daha iyi olur . Her ne kadar kimi teknomarketlerde görevlileriniz varsa da çeşitli nedenlerle her zaman muhatap olunamıyor(!).O teknomarketin personelinin “insafına kalmak” gibi bir durum ortaya çıkıyor . Onlar da stok eritmek için “gerekeni” yapıyorlar . Ayrıca kartuş dışında diğer ürünlerinize ulaşmak ciddi bir sorun .
Kendi mağazalarınız olsa , mağazalarınızda tüm ürünlerinize aracısız ve daha uygun fiyatlarla erişilebilse daha iyi olmaz mı ? Örneğin çok kısa süre önce Sony Vaio aldım . Çok araştırdım . Sonuçta Sony’nin kendi mağazasından almanın avantajını yaşadım .
Bence cok haklisiniz Serdar bey. Insan kariyer yapayim, suraya gideyim, burda bulunayim derken bazen hayatin anlamini/gerceklerini atliyor. Ama bir gun geliyor ki bu gerceklerle yuzlesmek zorunda kaliyorsunuz. Aynen benimde basima geldi bu olay ve su anda gecmiste yaptiklarimin bazilarini sorgular oldum :))
Gerçekten çok içten bir yazı olmuş…zihnen ve ruhen başka bir gezegende olmak ifadesi sadece aileyi değil, insanın ruhunu da kapsıyor sanıyorum. İnsan bazen kendi içini de ihmal edebiliyor diye düşünüyorum. Ve bunu iş dünyasında olmayanlar da yaşıyorlar ve sonra da bir ömür geçmiş diyorlar. Elinize sağlık. Saygılarımla, Burcu