Baba olmak güzel. Kız babası olmak -ne yapalım tarafsız olamıyorum- ayrı güzel. Ama aynı zamanda zor zanaat da. Her gün eve girdiğinde seni takip eden 2 çift göz. Hem de hiç bakmazmış gibi görünürken. Bir defa kadınlar söz konusu, dikkatli olacaksın, kıskançlığa mahal vermeyeceksin. Bugün önce Yasemin’e sarılıyorsan, yarın önce Zeynep’e sarılacaksın. Şimdi Zeynep’in ödevine yardım ediyorsan, biraz sonra Yasemin ile yapboz yapacaksın. Biri kucağında ise diğerinin elini tutacaksın. Ben kadınların öfkesinden korkarım.
Sonra bir de kadın ruhundan anlama hikayesi var. Zeynep duygularını içine atan, kolay ifade edemeyen, güçlü bir karakter. Onu açmaya, konuşturmaya, duygularını paylaşmaya çalışacaksın. Yoksa volkanda tehlikeli şekilde lav birikebiliyor. Yasemin’de ise tam tersi, susturmaya çalışacaksın. Yoksa dilbazlığı ile seni avucuna alıp, onun duygularını kendi duyguların zannetmene yol açabilir. Zeynep zor ağlıyor, ağladığı zaman dikkate alacaksın. Yasemin hafiften sulugöz, her ağlamasında, ıslak gözlerini süzüşünde yıkılmayacaksın.
Çocukların ritimleri de farklı, farkında olacaksın. Zeynep 5 ila 7 kuvvetinde esiyor, sık odak değiştiriyor ve babası ile karate yapmayı seviyor. Onu bilinen kız çocuğu oyunları ile mutlu etmeye çalışmayacaksın. Yasemin ise daha yavaş, ama daha odaklı bir ritim de esiyor, onun tertibini, düzenini bozmayacaksın. Biri biraz erkek fatma, biri tam bir dişi, anlayacak ve duruma uyacaksın. Aslında biraz kedi gibiler, onlar istediğinde ilgi, alaka gösterecek, onlar istemediğinde ortadan yok olacaksın.
Bütün bu cek ve cak’ları ne kadar aklımda tutsam da, her zaman uygulamakta başarılı olamıyorum tabii. Üstüne üstlük bir de Alev var, hiç ama hiç aklından çıkarmayacaksın…