Zeyno kara saçlı, hakikaten kömür karası, buğday tenli. Gözler egzotik, kuzguni siyah. Hafif çekik, bakışlar anlamlı, çoğu zaman muzip. Dudağının kıyısından hafif hafif, şakacı şakacı gülümseyen tiplerden. Yaso bir Pamuk Hanım. Ten Osmanlı beyazı, saçlar kumral, gözler koyu zeytin yeşili. Yaso doludizgin, hiç saklamaksızın gülenlerden, güleçgillerden. Gülünce -şarkının söylediği gibi- gözlerinin içi gülüyor.
Zeyno tam bir fırtına. Dur, durak yok. Minimumda orta şiddette esiyor. Henüz 4 yaşında olmasına rağmen hem bilgiç, hem de ukala. Yasemin -ileride bizi yanıltırsa bilemem- şimdilik tatlı bir meltem olarak esiyor. Azıcık ilgi onu mutlu ediyor, yukarida anlattığım geniş gülümseme hemen yüzüne yayılıveriyor. Tek dişi çıkmış tatlı canavar, o sevimli dişini hemen sergileyiveriyor.
Zeynep’in anaokuluna gidişi hala bir mesele. İki sabahta bir küçükhanımı tekrar ikna etmek gerekiyor. Arabaya binene kadar 2 dakika daha, 3 dakika daha çizgi film seyredeyim pazarlıkları bitmiyor. Bu arada olan o dönemde evde çalışan yardımcı kadına oluyor ve onun tatlı cadı tarafından canına okunuyor. Yasemin Hanım ise gece sürprizlerini seviyor. Bazı geceler anne veya babayı, bazı zamanlar ise ikisini birden değişen zaman aralıklarında asker ediyor. Bir sabır testinden geçiriyor. Gündüz meleği, gece cadısına dönüşüveriyor.
Zeyno fiziksel olarak anne ve babaannenin bir karışımı. Karakteri korkarım ki çokca babaya benziyor. Ben büyürken etrafımda olanların rövanşı almaları da diyebiliriz belki… Yasemin fiziksel olarak -görenlerin yalancısıyım- bazı detaylar dışında, daha çok baba gibi. Karakter olarak henüz karar vermek zor ama sanki annesi gibi. Moda tabiri ile “sakin güç” olabilir. Tabii paketin içinden ne çıkacağını hala tam olarak bilemiyoruz.
Kızlar öncesi ve sonrası hayatımız gece ve gündüz. Ne bir taraf tam gündüz, ne de öbür taraf tam gece. Tüm mutluluğun, keyfin, heyecanlı değişimin yanısıra zorluklar, sorumluluklar ve yorgunluklar da var tabii. Bir yakınımızın söylediği gibi çocuk sahibi olmak bir avuç çakıl taşı yutmak gibi. Midende hep bir ağırlık oluyor ve -Allah sağlık versin- değişen formlarda hep olacak. Kızlarımız iki farklı, iki inanılmaz yoğunlukta ve güzellikte renk bizim için. Zeyno ve Yaso…
Sedar’cım,
Geçen gün kapıdan “cee” deyip kaçtın. Seni gördüm çok mutlu oldum, her zamanki gibi. Kızları sordum. Web’e bak dedin. En doğrusu. Ayak üstü sözle anlatılacak şey değil. Çok lokumlar. Bu yazı işi sana pek uymuş. Sen de potansiyel vardı zaten, bilirim. Ağzı laf yapanın eli de iyi klavye tutar:)
Canım, her alanda yaptıklarından dolayı kutluyorum.
Seni, Alevi ve en çok da kızları çok çok öpüyorum. En kısa zamanda görüşmek üzere. Kızları gerçekte de öpmek istiyorum zira:))
Zeynepciğim, bekliyoruz. Haberleşelim. Sevgiler.
Maşallah Serdar’cım..
İkisi de birbiriniden tatlı. Hele ki ufaklık 🙂 yanaklar ısırmalık.
Askerlik anılarınızıda, nerede nasıl yaptığınızı, insana neler kattığını bilmek okumak isteriz 🙂
Zeyno ve Yasoyu eylülde mutlaka bekliyoruz:) Tam yemelikler:)