Rekabet ve İnsan Kaynakları
Bir kaç sayıdır rekabetçi olabilmeniz açısından çok önemli gördüğüm pazarlama konusunda sizlerle temel meseleleri paylaşmaya, zihninizde belli konuları tetiklemeye çalıştım. Bu sayıda bir şirketin en önemli kaynağına, çalışanlarınıza ve kalitesi yüksek bir çalışan yapısının nasıl önemli bir rekabetçi avantaj olduğuna değinmeye çalışacağım. Sizce de öyle değil mi? Büyük, küçük demeden her şirket bir takım değil mi? Kaliteli oyunculardan kurulu, herkesin nerede duracağını ve ne yapacağını bildiği, çok kostuğu, çalıştığı bir takım her zaman kazanmaya daha yakın olmaz mı?
Kaliteli Oyuncular
Futbol benzetmesi ile devam edelim. Evet taktik, strateji, vs den önce mesele kaliteli oyuncuları takıma kazandırmak. Peki bunun için ne yapıyorsunuz? Nasıl eleman seçiyorsunuz? İçinde bulunduğunuz sektörün kaliteli, iyi oyuncuları takip ediyor musunuz? Ya da sektör içi, dışı insan kaynağına nasıl ulaşıyorsunuz? Bunun için artık İnternet’de var olanlarda dahil 3. partilerden yararlanıyor musunuz, yoksa sadece dahili kaynaklarınız, gazete ilanı, vs gibi metodlarımı kullanıyorsunuz? Yoksa eş, dost hatır işi ile gelenler zaten size yetiyor, başka bir yere bakmaya gerek mi kalmıyor?
Nasıl bir ölçekte olursanız olun, nasıl bir sektörde olursanız olun, nasıl bir iş modeline sahip olursanız olun iyi oyunculardan kurulu iyi bir takıma sahip olmanız lazım. Aksi halde kısa vadede başarılı olsanız bile karşınıza çıkacak ilk iyi takım size yenilgiyi tattıracak ve pazar payınız, karlılığınız, başarınızdan yemeye başlayacaktır. Bunu lütfen aklınızdan çıkarmayın.
Nerede duracaklar, ne yapacaklar?
İş iyi oyunculara sahip olmakla bitmiyor tabii. Kaliteli oyuncular hem pahalıdır, hem de hırslı, ortaya bir şey koymak isteyen oyunculardır. Bu oyuncuları başıboş bırakırsanız, onlardan maksimum verimi alacak yerde kullanmazsanız ve hedefleri net olarak ortaya koymazsanız hem pahalı kaynağa sahip olmanın maliyetine katlanır, hem de -maalesef- bu kaynağı kullanmanın getirebileceği nimetlerden yararlanamazsanız.
İş dünyasında oyuncuların nerede durup, ne yapacakları ‘görev tanımı’ ile başlıyor. Aslında görev tanımı istenilen profili (eğitim düzeyi, tecrübe, kişilik özellikleri, vs) doğru belirlemekte de en çok yardımcı olacak şeydir. Görev tanımı kişinin şirkete ne katacağını, nasıl bir yaklaşımla katacağını ve diğer oyuncularla ilişkisini belirleyecek en önemli çalışmadır. Şirkete yeni başlamış, masasına oturmuş ve şirketi için bir şeyler yapma iştahı ile dolu bir elemanın önüne bir görev tanımı koymakla, koymamak arasında bence çok büyük bir fark vardır. Bu fark da bu enerjinin nereye yöneleceğini tam olarak bilmesi ile bilmemesi arasındaki farkdır.
Çok koşmak, çalışmak? Peki ama ne için?
Oyuncular iyi, sahada nerede duracaklarını, ne yapacaklarını da biliyorlar peki ama hepsinin bir arada bir takım olarak maksimum eforu göstermesini, ortaya çıkarabilecekleri en iyi sonucu yakalamalarını nasıl sağlayacaksınız? Hepimiz biliyoruz ki bazen en iyi oyunculara, en iyi görev tanımlarına sahip takımlar en iyi sonuçları alamıyor.
Bence tek bir şeyle; Doğru hedefleri koyarak. Hem en tepede takım olarak, hem de aşağıya doğru alt takımlara (futboldan devam ederek mesela orta sahaya, iş dünyasından örnekle mesela finans departmanına) ve en sonunda kişilere, bir birey olarak oyunculara. Tabii bu hedefler en tepeden aşağıya kadar birbiri ile tutarlı hedefler olmak durumunda. Aksi halde bir tarafı kuzeye, bir başka tarafı güneye giden bir takım yaratırsınız ve hiç bir yere gidemezsiniz.
Ama ortaya doğru hedefleri koyarsanız; Örneğin UEFA’ya oynarsanız, bir defa rakipleriniz belli olur. UEFA’ya oynayacak diğer takımlar. Nasıl bir felsefe ile oynacağınız da. Mesela hiç yenilmemeye oynamayacak bir takım olmak. Nasıl bir puanı (metrik hedefler) hedeflemeniz gerektiği de. Ve takımı da buna inandırırsanız, doğru oyuncular, doğru görev tanımları, paylaşımı ve bir hedefe kitlenmiş olmanın enerjisi, itici gücüyle kazanabilirsiniz.
Kurabileceğiniz en iyi takımı kurun, belirleyebileceğiniz en net görev tanımlarını, paylaşımını oluşturun, hem zorlayıcı, hem de ulaşılabilir en motive edici hedefi koyun…