Bugünkü dünyada bireyler ve şirketler gibi ülkeler de birbirleri ile amansız bir rekabet içindeler. Her ülke dünya ekonomik liginde gözünü daha üst basamaklara dikmiş durumda ve bunu yapmak için yarıştığı ülkelerin bir adım önüne geçmeye çabalıyor. Bir yandan da üretim, bilgi derken artık “Yaratıcı Ekonomi” konuşulmaya başlandı. Bir ülke ekonomisinin gücünü belirleyen ana faktörlere yenilikçilik ve yaratıcılık bir daha çıkmamak üzere yerleşti. İşte bu nedenle yarışta ne yaptığını bilen ve kazanmak için doğru stratejilerle oynayan bir çok ülke, girişimcilik ekosistemlerin geliştirmeye, ekonomilerinin kazanma kapasitelerini startup’ların yenilikleri ve girişimcilerin yaratıcılıkları ile arttırmaya çalışıyor.
Peki bunu yapmak isteyen ülkeler neler yapabilir, neleri yapmalı? Gözlemlerim, okuduklarım ve bire bir deneyimlerim bana aşağıdakileri söylüyor:
- Girişimci üreten mekanizmalar kurmak ve desteklemek. Burada üniversite ve özel kuluçka merkezleri, teknoloji transfer ofisleri, lise ve üniversitede girişimcilik dersleri ve programları, girişimciliği teşvik eden vakıf ve özel sektör kuruluşlarının desteklenmesi gibi unsurlar öne çıkıyor. Ülkemizde ilk etapta aklıma İTÜ Çekirdek, Koç ve ODTÜ Kuluçka, GİRVAK gibi iyi örnekler geliyor.
- İş yapma kolaylığını en üst seviyeye çıkarmak. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) ve benzeri yapılar, bu konuda her ülkenin ne durumda olduğunu her sene küresel bazda ölçüyor. Burada kanun yapıcıların şirket kurma, kapatma, merkezi taşıma, şirket yapısını değiştirme, yatırım alma gibi işlemleri minimum bürokrasi seviyesine çekmesi gerekiyor. Bu noktada aşama kaydetmesi gereken ülkemizde Başbakanlık Yatırım Ajansı (ISPAT), TÜSİAD, TOBB, TİM ve benzeri yapılarla, onların kanun yapıcılar üzerindeki etkisi önemli rol oynuyor.
- Girişimcilerle deneyimi ve bilgiyi birleştiren yapılar kurmak. Başarılı bir startup ekosistemi olan bir çok ülke girişimcilere para verirken bunu deneyim ve akıl ile birleştiren mentorluk mekanizmasından yararlanıyor. Fonlama imkanı sunulan girişimcilerin tek başına bırakıldıklarındaki başarı oranları ile, doğru mentorlarla birleştirildiklerinde elde ettikleri başarı oranları arasında ciddi bir fark göze çarpıyor. Bu noktada ülkemizde TÜBİTAK bir mentor havuzu oluşturma çabalarına, benim de eğitimlerine katıldığım Mentors Network Turkey gibi mentorluk ağlarıyla işbirliği içerisimde devam ediyor. Kuluçka Merkezleri ve Melek Yatırım Ağları da mentorluğu önemsiyor. Başarılı olmak için bu eksende devam etmek gerekiyor.
- Girişimcilerle, parayı birleştirmek. Bu tabii ki işin olmazsa olmazı. Melek yatırımcı regülasyonları, melek yatırım ağlarının varlığı ve kaliteleri, risk sermayesi piyasası ve aktörlerinin olgunluğu, ülke fonları, fonların fonu gibi yapıların varlığı bu alanda başarıyı tanımlayan bileşenler olarak ortaya çıkıyor. Ülkemizde Hazine’nin Melek Yatırımcı Sertıfıkası programı, kitle fonlaması (crowdfunding) düzenlemeleri, yüksek teknoloji odaklı risk sermayesi şirketlerine destekler olumlu noktalar olarak öne çıkıyor.
- Kurumsal dünya ile startupları yakınlaştırmak. Kurumsal dünyanın da yenilikçiliğini arttırabilmesi, değer zincirinde yukarı çıkabilmesi, daha yalın, daha çevik olabilmesi için girişim ekosistemleri ile büyük kurumsal oyuncular arasında köprüler kurabilen ülkeler, ekonomilerinin ve büyük şirketlerinin dirençlerini arttırabiliyor. Ülkemizde de bir çok büyük kurumun girişimcilik programları, kurumsal risk sermayesi yapısı (Corporate VC) denemeleri umut veren gelişmeleri oluşturuyor. İnanıyorum ki girişimcilik ekosistemiz güçlendikçe, başarılı küresel girişimler çıktıkça ve çoğaldıkça, yaratıcı ekonomimiz de küresel birinci ligde yerini alacak.